Kings College London‘daki araştırmacılara göre baby boomer kuşağının yarısı, milenyum kuşağının “lüks” yaşam tarzının onları paylaşımlı evlere ve fahiş kiralara mahkum ettiğine inanıyor.
Sabahları latte içmeleri, cep telefonu satın almaları, Netflix üyelikleri ve yurtdışı tatilleri; bunların hepsi gençlerin ilk evlerinin depozitosunu ödemek için yeterince para biriktirememe nedenleri olarak gösteriliyor.
Kuşaklararası Vakfı, bu irrasyonel düşünceye son vermek için karmaşık hesaplara girişti.
Birleşik Krallık’ta ortalama depozito tutarı 57 bin ile 74 bin sterlin aralığını aşıyor ve Londra’daki mülklerde 130 bin sterline ulaşıyor.
Netflix’in aylık maliyetiyse 6.99 sterlin. Bu meblağı depozito için biriktirmek 700 yıl alırdı.
Baby boomer kuşağının sadece yarısı böyle düşünüyorsa, bu yarıdakiler genç yetişkin çocukları olmayan veya ev almak için (elbette ev fiyatlarındaki enflasyondan elde ettikleri) yeterli aile servetine sahip kimseler olmalı.
Açıklık kazandıralım, gençler kazançlarının en büyük kısmını herhangi bir yaş grubundan daha fazla oranda gıda ve kamu hizmetleri gibi temel ihtiyaçlara harcıyor ve ironik biçimde birincil giderlerini konut maliyetleri teşkil ediyor.
Kiralar artmayı sürdürdükçe, ev sahipliği daha da ulaşılamaz hale geliyor. Bu, pandeminin uzun vadeli etkilerinin daha geniş kapsamda ekonomiyi öngörülemeyen bir gidişata soktuğu bir dönemde gerçekleşiyor.
Yüksek istihdama ve rekor düzeyde boş iş pozisyonuna sahip olmamıza rağmen ücretler düşüyor. Bu arada enflasyon yükseliyor ve geçim krizinin maliyeti herkesin tasarruf yapma şansını azaltıyor. İstihdam ve kazanç arasındaki ilişki de koptu, artık adil çalışmanın adil bir ödülü yok. Bu ahlaki beklenti yitirileli çok oluyor.
Pandemi sonrası kişisel bütçeler daraldığı için bazı gençlerin ekstra gelir elde edebildiği esnek ekonomi (gig economy: esnek bir şekilde, kısa dönemli işlerle düzenlenen bir çalışma hayatını tanımlıyor -ed.n.) bile artık düşüşte.
Kısacası, gençler barınma merdivenine hiç olmadığı kadar uzakta.
Yani bu kamuoyu anketi bize barınma hakkında gerçekte yararlı bir şey söylemiyor. Ama bize, büyük olasılıkla oy kullanacak seçmenin bu kısmının konut ekonomisinden ne kadar anladığını gösteriyorki pek anlıyor sayılmazlar. Anket bu bağlamda faydalı. Yoksa hükümet, erişim ve adalet bağlamında bu denli yararsız politikalar ortaya koyarak ne diye konut birliklerine satın alma hakkı verilmesi şeklindeki son numarasını çeksin?
2015’e kadar uzanan uzun bir süre önce bunu “ölmeyecek bir fikir” olarak tanımlamıştım. Anlaşılan haklıymışım çünkü David Cameron bu hususta tutarlı ve uygulanabilir bir politika benimseyememişti ama yine de Başbakan Boris Johnson saçma sapan konuşmasıyla bir kez daha bunu canlandırmaya çalıştı. Bununla birlikte, başka bir anlamda, yanılmışım. Bu, başarısızlığa mahkum bir politika ve asla beyaz bir kağıttan kanuna giden yolu bulamayacak.